Tarih: 02.04.2010
22.11.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5811 sayılı Varlık Barışı yasasına,10.07.2009 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan 5917 sayılı yasanın (Torba Yasa ) 44-45-46.cı maddeleri ile ilaveler yapılarak vergi farkı tarhiyatlarını kapsama alacak şekilde yasanın bildirim ve beyan süreleri 31.12.2009 tarihine kadar uzatılmıştır
Varlık barışı yasasından yararlanarak varlık beyan eden mükellefler beyan ettikleri varlıkları yasal defterlerinde fon hesabına kaydederek beyan ettikleri varlıklarla ilgili olarak adlarına tahakkuk eden vergiyi vadesinde ödemez ve beyan tarihinden itibaren 6 ay içerisinde sermayeye ilave etmez iseler Varlık Barışı Yasasının 3. cü maddesinin 5. ci fıkrası uyarınca; 01.01.2008 öncesi dönemlere ilişkin diğer nedenlerle yapılacak vergi incelemeleri ile ilgili olarak ortaya çıkacak olan matrah farkı ve vergi farkı tarhiyatlarında yasanın mahsup olanağı sağlayan hükümlerinden yararlanamayacaklardır
M.B. Gelir İdaresi Başkanlığınca yayınlanan 5811 sayılı yasa ile ilgili 1-2 Seri nolu genel tebliğinin aşağıda yazılı bölümlerinde açıklandığı üzere;
"3.5.2.1. Bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerce yapılacak işlemler" bölümüne üçüncü paragraftan sonra gelmek üzere aşağıdaki paragraflar eklenmiştir.
"Türk Ticaret Kanununun 391 inci maddesi hükmü uyarınca, esas sermayeye karşılık olan hisse senetlerinin bedelleri tamamen ödenmedikçe genel kurulca yeni hisse senetleri çıkarmak suretiyle sermayenin artırılmasına karar verilemeyeceği, sermaye artırımının şartları arasında sayılmıştır. Diğer taraftan, 5811 sayılı Kanunun belirli bir süreyle uygulanacak olması, bu Kanuna göre beyan edilen varlıklar nedeniyle oluşan fon hesabının sermayenin bir cüz'ü addolunacağı ve beyan tarihinden itibaren altı ay içinde sermayeye ilave edileceği hükme bağlandığından, ayrıca pay sahiplerine ilave bir ödeme yükümlülüğü de getirmediğinden daha önce ortaklarca taahhüt edilen sermaye ödenmeden de söz konusu fonların sermayeye ilave edilmesi mümkün bulunmaktadır.
Ancak, Kanun kapsamında beyan edilen varlıklar nedeniyle oluşan fonların şirket ortaklarınca taahhüt edilen sermaye taahhüt borçlarının kapatılmasında kullanılması mümkün değildir." denilmektedir.
5811 sayılı yasanın 8. maddesin de, İlgili kurum ve kuruluşlar, gerçek ve tüzel kişilerin bu yasa uyarınca yapılacak işlemlere ilişkin taleplerini yerine getirmeye mecbur oldukları belirtilmiş olmasına rağmen, Bazı Ticaret Odalarında Ticaret Tescil işlemleri yapılırken, mükelleflerden mutlaka S.M. Mali müşavir yada YMM tarafından düzenlenmiş Sermayenin ödendiği tespiti raporu istenilmekte, ayrıca Varlık Barışı yasası uyarınca beyan edilen varlıkla ilgili olarak meslek mensuplarınca düzenlenmiş Sermayeye ilave raporu istenilmektedir. Yasada yer alan bağlayıcı hükme ve M.B. Gelir İdaresi Başkanlığınca yayınlanan tebliğlere rağmen uygulamada keyfilik sürmektedir. Her kurum kendisinin bağlı olduğu kurumdan yazılı bilgi almadıkça bağlayıcıda olsa bile başka bir kurumca yayımlanan Genel Tebliğ hükümlerinin kendilerini bağlamayacağını düşünmektedir.
3.7. Türkiye'de sahip olunan taşınmazların sermaye şirketleri adına beyan edilmesi ve sermaye artırımı işlemlerinde harç ve damga vergisi uygulaması
5811 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası hükmüne istinaden sermayeye ilave edilmek üzere anonim, eshamlı komandit ve limited şirketlerin aktifine kaydolacak taşınmazlara ilişkin tapuda yapılacak işlemler ile diğer sermaye artırımı işlemleri, 492 sayılı Harçlar Kanununun 123 üncü maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca harçtan; bu işlemler için düzenlenecek kâğıtlar da Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun IV/16 bölümü hükmü uyarınca damga vergisinden istisnadır.
Tapuda yapılacak işlemlere ilişkin istisna hükmünün uygulanabilmesi için mükellefler, Kanunda belirtilen beyannamenin verilmesini müteakiben, ilgili vergi dairesinden beyan edilen taşınmazların, tapu kayıtlarına ilişkin bilgileri de içerecek şekilde 5811 sayılı Kanun kapsamında şirket adına beyan edilerek özel fon hesabına alınan tutarın sermaye artırımında kullanılacağı ve bu çerçevede tapu işleminde harç ve damga vergisi aranılmayacağı hususunda bir yazı alarak, bu belgeyi ilgili tapu sicil müdürlüğüne ibraz edeceklerdir." denilmektedir.
5811 sayılı yasa kapsamında yurt içinde kurumlar vergisi mükelleflerince Taşınmaz beyan edilmesi durumunda , Vergi Dairesinden istisna yazısı alınmasına rağmen bazı Tapu Müdürlükleri yukarıda yer alan genel tebliğdeki açıklamaya ve harçlar kanununu 123. mad. Üçüncü fıkrasındaki istisna hükme rağmen beyan edilen taşınmaz varlık için satıcı konumda olan ortaktan tapu harcını tahsil etmekte, alıcı konumdaki mükellef kurum için tapu harcı hesaplamayarak işlem yapmaktadır. Yasadaki istisna hükmü taşınmazın sermayeye ilave edilmesi işlemi olup, alıcı yada satıcı ayırımı bulunmamaktadır. Yasa hükmünü kendince yorumlayan kamu kuruluşu vergi dairesince düzenlenen istisna yazısına rağmen satıcı konumdaki şirket ortağından tapu harcını tahsil ederek tapu tescil işlemini gerçekleştirmektedir. Kurum ortağı ise ödememesi gereken Tapu harcın geri almak için vergi dairesine başvurmakta, V.İ.B./ Defterdarlıktan Özelge isteyerek, vergi dairesinden haksız yere kendisinden alınan tapu harcının iadesini talep etmek zorunda kalmaktadır.
Varlık Barışında beyan edilen yurt içi Varlıkların kurum sermayesine ilavesinde ,bazı meslektaşlar varlık hangi ortağa ait ise o ortağın sermaye hissesi olarak Sermaye artırım işlemlerini ve Ticaret Sicili tescil işlemini yapmaktadırlar. Kişisel düşüncem; burada yasa kapsamında beyan edilen Varlık (Para-Döviz,altın -Taşınmaz) işletme faaliyetinden elde edilen ancak kayıt dışı bırakıldığı varsayılan varlığının %5 oranındaki vergi ile ekonomiye kazandırılmasına yönelik olup, kurum adına beyan edilen nakdi veya taşınmaz varlığın hangi ortağa ait olduğunun dikkate alınmaksızın; Ortakların işletmedeki hisseleri oranında sermaye artışına konu edilmesi gerektiği yönündedir.
Ayrıca , Bazı Ticaret Sicil Memurluklarınca taşınmazların sermayeye ilavesinde Ltd.. şirketler için YMM tarafından düzenlenmiş ayni sermaye değerleme raporu, A.Ş. ler için ise beyan edilen taşınmazların rayiç değerinin tespitine ilişkin olarak mahkeme kararı istenilmektedir. Bu konu ile ilgili M.B.Gelir İdaresi Başkanlığınca verilen 04.12.2009 tarih ve 114500 sayılı Özelge de taşınmazların sahiplerince belirlenen gerçek alım-satım bedeli üzerinden beyan edilerek yasal defterlere kaydedileceği, herhangi bir kuruma yada mahkemeye değer tespiti yaptırılması hususunda bir zorunluluk olmadığına dair görüş bildirilmiştir.
Yukarıda özetlemeye çalıştığımız bu durumlar, Ülkemizde yasal mevzuatı en iyi şekilde tüm ayrıntısı ile düzenleseniz bile yasanın uygulanması ile ilgili kamu kurumları yada kamu kurumu niteliğindeki kurum ve diğer kuruluşlardaki görevliler bağlı olduğu kurumdan doğrudan talimat almadıkça veya yazılı olarak bilgilendirilmedikçe ; uygulayıcı konumdaki kurumca yayınlanan Genel Tebliğlerinin kendilerini bağlayamayacağı anlayışı ile hareket etmekte ; mağduriyet yaşayan ise yine mükellef/vatandaş olmaktadır.
KAYNAKÇA :
1-5811-5917 Sayılı Yasalar ve Genel Tebliğler.
2-M.B.Gel.İd Başk. 04.12.2009 tarih 114500 sayılı Özelge.