Tarih: 02.04.2012
İşletmeler mal veya hizmet alım satımlarına ilişkin ödemelerini nakit,senet, çek , kredi kartı veya cari hesap şeklinde yapmaktadırlar.Karşılıklı mal veya hizmet alımının yapldığı firmalarda ise taraflar arasında bu şekilde ortaya çıkan borç alacak ilişkileri nakit,çek , senet , kredi kartı ile ödeme yerine cari hesap mahsuplaşması ile gerçekleştirilmekte; böylece tahsilat sorunuda yaşanmamaktadır.Ülkemizde grup şirketi olarak adlandırılan firmalar arasındaki alım ve satım işlemlerinde bu tür uygulama yaygın olarak kullanılmaktadır.
Halen uygulanmakta olan 6762 sayılı Eski TTK nun 8-9 ve 87-99.cu maddelerinde yer alan cari hesaplara ilişkin hükümlere, 6102 sayılı Yeni TTK’nun 8-9 ve 89-101.ci maddelerinde yer verilmiştir. Yeni TTK da ilgili madde hükümlerinde dil sadeleştirilmesi yanında,cari hesap bakiye tespitine ilşkin güvenli elektronik imzalı yazı yazılabilmesi,temerrüt faizinin %10 olarak uygulanması hükmü yerine, ilgili mevzuat hükümlerinin uygulanacağı hükümü eklenmiştir.
CARİ HESAP TANIMI:
İşletmenin borç ve alacak ilişkisi bulunan gerçek ve tüzel kişileri ifade eder. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 89. maddesine göre, İki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesidir.
- Bu sözleşme yazılı yapılmadıkça geçerli olmaz.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girecek olan 6102 Sayılı Yeni TTK nun 90.maddesi uyarınca, Türk Borçlar Kanununun 134 üncü maddesiyle 143 üncü maddesinin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak üzere cari hesap sözleşmesinin hükümleri şunlardır:
a) Aksi kararlaştırılmadıkça, cari hesaba alacak veya borç kaydedilmesi, tarafların, alacağı veya borcu doğuran sözleşme veya işleme ilişkin dava ve savunma haklarını düşürmez. Sözleşme veya işlem iptal edilirse bunlardan kaynaklanan kalemler hesaptan çıkarılır.
b) Cari hesap sözleşmesinin yapılmasından önce doğmuş bulunan bir alacak, tarafların onayıyla cari hesaba kaydedilirse, aksi kararlaştırılmamışsa bu alacak yenilenmiş olmaz.
c) Bir ticari senedin cari hesaba kaydı, bedelinin alınmış olması hâlinde geçerli olmak şartıyla yapılmış sayılır.
d) Her hesap devresi sonunda alacak ve borcu oluşturan tutarlar birbirinden çıkarıldıktan sonra tanınan veya hükmen belirlenen bakiye, yeni hesap devresine ait bir kalem olmak üzere hesaba geçirilir; sözleşme sona ermiş veya artan tutar haczedilmiş ise onun ödenmesi gerekir.
e) Cari hesabın alacak sütununa yazılan tutarlar için, sözleşme veya ticari teamüller gereğince, kaydolundukları tarihten itibaren faiz işler.
-TTK’nun 90 ıncı maddede öngörüldüğü şekilde cari hesaba yazılan ancak bedeli alınamayan ticari senet sahibine geri verilerek, cari hesaptan kaydı silinir.
- Taraflar arasında cari hesap sözleşmesinin bulunması, komisyon sözleşmesinden kaynaklanan ücretin ve her türlü giderin istenmesine engel oluşturmaz.
- Takas edilemeyen alacaklarla, belirli bir amaca harcanmak veya ayrıca emre hazır tutulmak üzere teslim olunan para ve mallardan doğan alacaklar cari hesaba geçirilemez.
-Sözleşme veya ticari teamül uyarınca, belirli hesap devreleri sonunda devre hesabı kapatılır ve alacak ile borç kalemleri arasındaki fark belirlenir.
-Hesap devresi hakkında sözleşme veya ticari teamül yoksa, her takvim yılının son günü taraflarca hesabın kapatılması günü olarak kabul edilmiş sayılır. Saptanan artan tutarı gösteren cetveli alan taraf, aldığı tarihten itibaren bir ay içinde, noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza içeren bir yazıyla itirazda bulunmamışsa, bakiyeyi kabul etmiş sayılır.
-TTK’nun 8.inci maddedeki şartların varlığı hâlinde, alacak ile borç kalemlerinin birbirinden çıkarılması sonucunda bulunan bakiyeye, belirlenip hesaba kaydedildiği tarihten itibaren faiz işler; bileşik faize yol açabilecek uygulama yapılamaz; bu hükme aykırı sözleşme öngörülemez.
-Taraflar, üç aydan aşağı olmamak şartıyla, diledikleri andan başlamak üzere faizlerin ana paraya eklenmesini kararlaştırabilecekleri gibi hesap devreleri ile faiz ve komisyon miktarlarını da sözleşme ile belirleyebilirler.
-TTK nun 8 inci maddenin ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri saklıdır.
- Bütünlük ilkesi
- Cari hesaba geçirilen alacak ve borç kalemleri ayrılmaz bir bütün oluşturur. Cari hesabın kesilmesinden önce taraflardan hiçbiri, alacaklı veya borçlu sayılamaz. Tarafların hukuki durumunu ancak sözleşmenin sonundaki hesabın kesilmesi belirler.
Cari hesap sözleşmesi, Kararlaştırılan sürenin sona ermesi,bir süre kararlaştırılmadığı takdirde taraflardan birinin fesih ihbarında bulunması, taraflardan birinin iflas etmesi, hâllerinde sona erer.
- Ölüm ve kısıtlılık hâlleri
-Sözleşme süreli olup da taraflardan biri bu süre içinde ölür veya kısıtlanırsa her iki taraf ve kanuni temsilcileriyle halefleri on gün önceden haber vermek şartıyla cari hesap sözleşmesini feshedebilir. Ancak, artan tutarın ödenmesi, hesabın 94 üncü maddeye göre kapatılması gereken tarihte istenebilir.
- Cari hesabın tasfiyesine, kabul edilen veya mahkeme kararıyla saptanan artan tutara ya da faiz alacaklarına, hesap hata ve yanılmalarına, cari hesabın dışında tutulması gereken veya haksız olarak cari hesaba geçirilmiş olan kalemlere veya tekrarlanan kayıtlara ilişkin bulunan davalar, cari hesap sözleşmesinin sona ermesinden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrarlar.
- Ticari işlerde; kanuni, anapara ile temerrüt faizi hakkında, ilgili mevzuat hükümleri uygulanır.
Cari heabın kesilmesi, bakiyenin istenebilir hale gelmesi ve sözleşmenin sona ermesini, cari hesabın kapatılması ise dönem sonu itibariyle C/H kapatılıp, bir sonraki döneme devreden artan tutarı gösteren cetvelin karşı tarafa gönderilmesi işlemidir. Yukarıda belirtildiği üzere, Cari hesabın kesilmesinden önce taraflardan hiçbiri, alacaklı veya borçlu sayılmaz.
Cari hesap sözleşmeleri uyarınca işlem yapılması halinde bu hesaba yapılacak kayıtlarının 213 sayılı VUK nu uyarırıca fatura yada fatura yerine geçen belgelerle doğruluğunun ispatı gerekmektedir.
Bilindiği üzere; 213 sayılı VUK 320, 323, 324 ve 332 sayılı genel tebliğleri ile açıklık getirilmiş ve 01.05.2004 tarihinden itibaren 8.000-TL'yi aşan tahsilat ve ödemelerini banka veya özel finans kurumları yahut PTT aracı kılınarak yapmaları ve bu kurumlarca düzenlenen hesap belgesi (dekont) veya hesap bildirim cetvelleri ile tevsik etmeleri zorunluluğu getirilmiştir. Ayrıca 82 -84 nolu KDV genel tebliğlerinde açıklandığı üzere; çekle yapılan ödemelerde müteselsil sorumluluk uygulamasına muhatap tutulmamak için çekin tam ciro ile devredilmesi,tahsilat ve ödemelerin yukarıda yazılı kurumlar aeacılığı ile yapılması zorunluluğu getirilmiştir.
Mükellefler arasında ticari alım satım işlemlerinin cari hesap sözleşmesi uyarınca yapılması durumunda KDV iade işlemlerinde tevsik konusu ihtilaflara neden olmaktadır.İst. Vergi Dairesi Başkanlığınca konuya ilişkin verilen 12.06.2007 tarih ve 4610 sayılı özelgelede "İki firma arasındaki emtia alış ve satışları karşılığında nakit ödeme ve tahsilat söz konusu olmadan cari hesapların karşılıklı olarak mahsup yoluyla kapatıldığı durumda nakit bir hareketten bahsedilemeyeceğinden mahsup yoluyla kapatılan tutarların da banka ile posta idaresince düzenlenen belgelerle tevsikinin mümkün bulunmamakta olduğu belirtilmiştir.
İzmir Vergi Dairesi Başkanlığınca konuya ilişkin verilen 15.03.2007 tarih ve 1401 sayılı özelgede İse ,Cari hesap mahsuplaşması sonucu oluşacak artı veya eksi bakiyenin oluşması ve bunun belirtilen haddi aşması halinde bunun banka veya özel finans kurumları ile posta idaresince düzenlenen belgelerle tevsiki zorunlu olduğu, ancak, cari hesap mahsup işlemlerinde vergilendirme döneminin geçirilmemesi gerektiği belirtilmiştir.
Gelir İdaresince verilmiş özelgelerde görüleceği üzere,tarafların kendleri yada mal veya hizmet satın aldıkları firmalar hakkında müteselsil sorumluluk kapsamında herhangi bir olumsuz tespit veya rapor bulunmadıkça cari hesap sözleşmesi ile yapılan ticari işlemlerde cari hesap mahsuplaşmaları tevsik zorunluluğu kapsamı dışında değerlendirilmektedir.
KAYNAK :
1-6762 ve 6102 sayılı TTK.