Pratik Bilgiler

» Amortisman Sınırı
» Vergiden Müstesna Yemek Bedeli
» Emlak Vergisi Oranları
» Fatura Düzenleme Sınırı
» Değer Artış Kazançları İstisna Tutarları
» Kıdem Tazminatı Tavanı
» Usulsüzlük Cezalarına Ait Cetvel
» Yıllık Ücretli İzinler

Muhasebe Standartları

» Ülke içinde kullanılan muhasebe standartlarını uluslararası standartlarla bütünleştirebilmek için 1995 yılından bu yana 43 uluslararası muhasebe standardı Türkiye’ye ...

T.C. Resmi Gazete

MAKALELER

5811 SAYILI VARLIK BARIŞI YASASI’NIN MÜKELLEFLERDEN BEKLENEN İLGİYİ GÖRMESİ İÇİN NELER YAPILMALIYDI.

 Tarih: 09.02.2009

Bilindiği üzere , 5811 sayılı Bazı Varlıkların Ekonomiye kazandırılması hakkındaki kanun 22.11.2008 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiş olup, yasanın uygulanması  ile ilgili olarak  1 No lu  Genel Tebliğ   06.12.2008 tarihli resmi gazetede yayınlanmıştır.(1-2)

5811 sayılı yasa ile  ilgili olarak tarafımdan  25.12.2008  ve 12.01.2009 tarihli iki makale yazılmış olup ,(3) basında , dergi ve diğer internet sitelerinde  çok sayıda  yazı ve makale  yayınlanmıştır.

Yasanın yürürlüğe girmesinin  üzerinden   2 aydan fazla süre  geçmiş olmasına rağmen mükelleflerden yeterince ilgi görmemiş olmasının nedenleri konusundaki görüşlerimiz aşağıda  açıklanmıştır.

1- 5811 sayılı Yasa tek başına bir vergi  barışı yasası olmamasına rağmen  mükelleflerin  ilgisinin artmasını sağlamak  amacıyla  Gelir vergisi, Kurumlar vergisi ve Katma Değer vergisi  yönünden 01.01.2008 tarihinden önceki dönemler için  bu yıl itibariyle geriye yönelik  2004-2007  T.yıllarını (4  yılı) kapsayan  vergi affı  sigortası niteliğindedir. Yasa bir Vergi Barışı yasası niteliğinde düzenlenmediğinden   uygulama sorunlarına çözüm üretilmesinde yetersiz kalmaktadır.

2-Yasanın yürürlüğe girdiği 22.11.2008 tarihinden önce  haklarında incelemeye başlanan mükellefler ile 22.11.2008 tarihinden sonra haklarında vergi incelemesi başlayanlar arasında yasa hükümlerinden yararlanma konusunda  farklı uygulamaya tabi tutulmaları kişilerin yasalar önündeki eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmuş,  ayrıca incelemeye başlama konusunda mükellefin davet edilmesi gibi muğlak ifadeye yer verilerek özellikle Ba-Bs formları nedeniyle  vergi idaresince yapılmakta olan  incelemelerde  ihtilafların doğmasına neden olmuştur.Yasanın yürürlüğe girdiği 22.11.2008 tarihinde 2003 T.yılı  zamanaşımlı incelemelerin de  yapılıyor olduğu dikkate alınarak yasaya , vergi  barışı içerikli düzenlemelerin  2004-2005-2006-2007 dönemlerini kapsadığını belirleyen yasa hükmü konulsaydı, çok sayıda mükellefin yasa hükümlerinden yararlanması  sağlanmış olacak, ayrıca  22.11.2008 tarihinden önce  incelemeye başlanmış olma hükmüne gerek olmayacaktı.

3-Yasanın  3. maddesinin 5. bendinde  yer alan   matrah farkı  ibaresi  nedeni ile  katma değer vergisi incelemeleri   sonucu düzenlenen inceleme raporlarında  indirim  tutarının azaltılması nedeni ile doğan katma Değer  Vergisi farklarının   matrah farkı olmadığı gerekçe gösterilerek  varlık barışı kapsamında beyan edilecek varlık tutarından  mahsup edilme imkanı  tanınmayarak  çok sayıda mükellefin  özellikle bilmeden sahte  fatura kullananların mağduriyetine yol açarken, sahte faturayı düzenleyenlerin yasa hükümlerinden yararlanmalarının yolunu açmıştır. Bu uygulama ile 25.12.2008 tarihli yazımızda belirttiğimiz gibi  indirilecek  KDV nin de  matrahının olduğu göz ardı edilmiştir.

4- Yasanın 3. maddesinde gerçek ve tüzel kişilerce   01.10.2008 tarihi itibariyle sahip olunan ve yurt dışında bulunan para ,altın, döviz,menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası  araçları  ile varlığı kanaat verici bir belgeyle ispat edilen taşınmazlar bu kanunun yayınlandığı ayı izleyen  üçüncü ayın sonuna kadar Yeni Türk Lirası cinsinden rayiç bedelle banka veya aracı kuruma bildirileceği ya da vergi dairesine beyan edilecektir.”

1 seri nolu Genel Tebliğin ayırım 2.2.2 bölümünde ise,

Yabancı ülkelerden  alınacak  banka ve aracı kurumlara ait belgelerin  kanaat verici vesika olarak kabul edilerek tasdik zorunluluğu kapsamından çıkarılmıştır. Yasanın 2.ci maddesi hükmü uyarınca  , yabancı ülkeden alınacak banka ve aracı kurum belgesinin  bilgi değişiminde bulunulan ülkelerden olması zorunlu olduğundan , tebliğdeki bu düzenleme  yasa hükümlerine  aykırı olmaktadır.

Mükelleflerin bu konudaki tereddütleri ve  5811 sayılı yasanın 3. mad.7. bendi  uyarınca ; beyan veya bilirimde bulunan varlık tutarının beyan tarihinden itibaren 1 ay  içerisinde Türkiye’ye getirilerek banka ve aracı kurumlarda  açılacak bir  hesaba transfer  edilmesi ( para, altı,döviz,menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının) hükmü  nedeniyle;  mükellefler yurt dışı varlıklarına ilişkin beyan ve bildirimlerini   beyan süresinin  son günlerine bırakmalarına neden olmuştur.Yurda getirilme  süresi “Mart-2009 ayı sonuna kadar” şeklinde düzenlenebilirdi.

5- Mükellefler bankalara  Varlık barışı kapsamında para,döviz,… yatırmak istediklerinde  , düzenlenen  dekonta söz konusu paranın 5811 sayılı yasa  kapsamında yatırıldığına dair şerh yazma taleplerinin kabul edilmediği ifade edilmektedir..

6-Bilgi değişimi ülkemizle diğer ülkeler arasında düzenlenen Çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmasına konulan özel hükümlerle sağlanmaktadır. Söz konusu anlaşmanın olmadığı  ülkelerdeki varlıkların  da Türkiye’ye getirilerek  beyan ve bildirime konu edilmesi  için  5811 sayılı  yasa  hükümlerinden yararlanmaları sağlayacak yeni bir yasal düzenleme gerekmektedir.

7- 1 seri numaralı Varlık Barışı Genel Tebliğinin 5.4 bölümünde “ Ortaklar cari hesabında yer alan Ortaklara borç tutarlarının kanunun ikinci fıkrası kapsamında bankalara işletme adına yatırılmak suretiyle beyan edilmesi halinde, bahse konu borç tutarlarının bilanço pasifinde açılacak fon hesabına kaydedilecek ve süresinde sermayeye ilave edilecektir .Bu durumda beyan edilen tutarlar da kanunun3.maddesinin 5 numaralı fıkrası çerçevesinde değerlendirilecektir.” Şeklinde açıklanmıştır.

Ortağın şirketten alacaklı olduğu bir durumda bankaya para yatırılması olanağı bulunmamaktadır. Bu konuya ilişkin olarak tebliğde yapılan açıklamaların kanunun getiriliş amacına uygun olmadığı  kanısındayız.

8-  Mükellefler tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilen gelir vergisi  ile ilgili olarak (yatırım indirimi stopajı,kar dağıtımı stopajı, ücret stopajı  v.b.) yapılan incelemelerde varlık barışından yararlanan mükelleflerin mahsup imkanından yararlanıp yararlanmayacakları konusunda tebliğde açıklama bulunmamaktadır.  

9- 5811 sayılı yasa  vergi barışı kanunu olarak düzenlenmediğinden, 2008 ve önceki takvim yıllarında işi terk eden gerçek ve tüzel kişilerin    yasada yer alan beyan edilen varlık tutarının defter kayıtlarına intikal ettirmeleri ve yurt içi varlıkların beyan tarihinden itibaren 6 ay içerisinde sermayeye ilave edilme şartlarını yerine getiremeyecek olmaları nedeniyle  yasa hükümlerinden yararlanma imkanları  bulunmamaktadır. Genel Tebliğin 3.5.2.3 ayırımda defter tutma yükümlülüğü bulunmayanlar tarafından bankaya yatırılacak varlık tutarı üzerinden %5 oranında vergi yatırılması şeklinde yapılacak işlemler  işi terk eden mükellefler içinde  yasaya hüküm olarak konulabilseydi işi terk eden ancak  geçmişi ile barışmak isteyen mükelleflerden, varlık barışı kapsamında  ekonomiye yeni  bir kaynak yaratılma imkanı doğmuş olurdu. 

10- Yasa kapsamında  Gayrimenkullerin şirketlere sermaye olarak konulması halinde 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 80.maddesinin 2.fıkrası   uyarınca  Değer Artış kazancı doğmaktadır.(4) (01.01.2007 tarihinden önce  elde  edilen gayrimenkuller için 4 yıl , bu tarihten sonra elde edilen gayrimenkuller için 5 yıl  içerisinde elden çıkarılması halinde) Bu durumda  gayrimenkulünü varlık barışı kapsamında beyan eden ve sermayeye ilave etmek zorunda kalan mükellef %5 oranındaki vergi yanında % 15- 35  oranında  gelir vergisi  yükü ile  karşılaşacaktır. Yasada  bu konuda vergi istisnası tanıyan özel  bir hüküm  bulunmadığından  gayrimenkullerin  varlık barışı yasası ile ekonomiye kazandırılması konusunda istekli olmayacakları düşünülmektedir

11- Yasa  kapsamında yurt dışından ve yurt içinden ekonomiye kazandırılacak kaynak tutarının artması için  Bankalar için uygulanmakta olan mevduat güvencesi tutarının arttırılması gerekmektedir.

12- 22.11.2008 tarihinde yürürlüğe  giren Varlık Barışı Yasası  hükümlerinden yararlanarak beyan ve bildirimde bulunma süresi 02.03.2009 tarihinde sona ermekte olup, yasada vergi dairesine  beyan edilen varlık tutarı üzerinden  yurt dışı varlıklar için  %2, yurt içi varlıklar için % 5 oranında  vergi tarh edileceği, ve bu vergi ,tarhiyatın yapıldığı ayı izleyen ayın sonuna kadar ödeneceği hükmü nedeniyle  mükelleflerin beyan ve bildirimlerini  son günlere bırakmalarına neden olmuştur. Yasa koyucu  , ödemeye ilişkin süreyle ilgili olarak “2009-Mart  ayı sonuna  kadar ödenir “ şeklinde düzenleme yapmış olsaydı  mükellefler  varlık beyan için  son günü beklemelerine gerek kalmayacaktı.

5811 Sayılı Yasanın Geçici 1.maddesinde yer alan,  istisna kapsamında bulunan Yurt Dışı Kazançlarla   ilgili  düzenlemelere  ilişkin açıklamalar.

5811 sayılı yasanın Geçici 1.maddesinde Tam mükellefiyete tabi gerçek kişi ve kurumların  yurt dışında elde ettikleri istisna kapsamında bulunan  kazançlara,

-Kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan kurumlara ilişkin iştirak hisselerinin satışından doğan kazançlar,

− Kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan kurumlardan elde edilen iştirak kazançları,

− Yurt dışında bulunan işyeri veya daimi temsilci aracılığıyla elde edilen ticari kazançlar, girmektedir.( Ayrıca, İstisnaya konu söz konusu kazançlar için %2 oranında vergi ödenmeyecektir.)

 

Madde kapsamına giren ve yurt dışından elde edilen kazançlara ilişkin istisna uygulamasından yararlanılabilmesi için; 30.04.2009 tarihine kadar elde edilenlerde dahil olmak üzere,

- Yurt dışı iştirak kazancı ile yurt dışı iştirak hissesi satış kazancının ya da yurt dışı şube kazancının 31/5/2009 tarihine kadar,

- Kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan kurumların tasfiyesinden doğan kazancın ise 31/10/2009 tarihine kadar Türkiye’ye transfer edilmiş olması gerekmektedir.

Bu kazançların ilgili mevzuat çerçevesinde Türkiye’ye getirildiği, mükelleflerce kanaat verici belgelerle ispat edilecektir.

Kanunun yürürlüğe girdiği 22.11.2008  tarihinden  itibaren 31/12/2008 tarihine kadar elde edilen ve 31/5/2009 tarihine kadar Türkiye’ye transfer edilen yurt dışı iştirak kazançları ve yurt dışı iştirak hisselerinin elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar 2008 yılına ilişkin verilecek yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamelerinde gelire veya kurum kazancına dahil edilmek ve beyannamelerin ilgili satırında gösterilmek suretiyle vergiden istisna edilebilecektir.

Kanunun yürürlüğe girdiği 22/11/2008 tarihinden önce elde edildiği halde kayıtlara intikal ettirilmeyen ve beyan dışı bırakılan iştirak kazançları, iştirak hisselerinin elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar, yurt dışı şube kazançları ile Kanunun yürürlüğe girdiği 22.11.2008 tarihinden  önce elde edilen yurt dışı tasfiye kazançları ile ilgili olarak bu istisna hükmünden yararlanılması mümkün bulunmamaktadır. Ancak, söz konusu kazançların Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilen hükümden yararlanarak Türkiye’ye getirilme imkanı da  bulunmaktadır.

5811 sayılı Yasada yer alan düzenlemelerle ilgili yasal eksiklikler , tereddütler  ve uygulama sorunları bulunmasına rağmen; mükelleflerin 01.01.2008 öncesi  vergilendirme dönemleri için  “5811 sayılı Bazı Varlıkların Ekonomiye Kazandırılması Yasası” hükümlerinden yararlanarak Varlık Barışı Sigortası yaptırmaları  halinde ; haklarında  yapılacak inceleme sonucu adlarına tarh edilecek yüksek orandaki vergi, vergi ziya-ı cezası ve gecikme faizi ödemek  yerine; çok düşük oranda vergi  ödeyerek  geçmiş dönemlerle ilgili  olarak  vergi kayıp ve kaçağına yol açan  hataları ile de barışma  fırsatını yakalamış olacaklardır. 

 

 

KAYNAKÇA   : 

1- 5811 sayılı yasa .(22.11.2008 tarih ve 27062 sayılı R.Gazete.)

25811 S.K.- 1 Seri No’lu G.Tebliğ.(06.12.2008 tarih ve 27076 sayılı Resmi Gazete)

3- DÜLGER İsmail.  http://www.muhasebetr.com/yazarlarimiz/ismail/001

4- Garip AYAZ.  Yaklaşım Dergisi.Sayı.194- sf.128